Tarih Boyunca Assos
Assos(Behramkale), günümüzde Çanakkale’nin Ayvacık
ilçesinde, antik Truva(Troad) yarımadasının güneyinde deniz kıyısında bir
yerleşim yeri. Truva yarımadasında İlk Tunç Çağı başlarından itibaren (M.Ö.
3000), Assos’da ise M.Ö. 2000’li yıllardan itibaren yerleşim olduğunu
biliyoruz. Antik Çağın coğrafyacısı Amasyalı Strabon, Assos’a M.Ö. 7. yüzyılda
Midilli(Lesbos) adasının Midilli(Methymna) şehrinden toplu göçler olduğundan
söz ediyor. Assos bu tarihlerden itibaren yaklaşık 2700 yıldır önemli bir
yerleşim yeri olarak varlığını sürdürmektedir.
Homeros İliada’da, Truva yarımadasının güneyinde
yaşayanların Lelegler olduğundan, Truva savaşları sırasında(M.Ö. 1200’lü
yıllar) bölge sakinlerinin denizcilik yaptıklarından ve savaşçı bir halk
olduklarından söz eder. Strabon da aynı bilgiyi doğrular ve Baba
Burnu’ndan(Lecton) Kaz Dağına(İda) kadar uzanan bölgede Leleglerin yaşadığını
belirtir. İliada’da, Agamemnon tarafından öldürülen Elastos’un Tuzla Çayı(Satnioeis)
kıyısındaki sarp tepenin üzerindeki Pedasos’da yaşadığı, kızı Laothoe’yi büyük
bir çeyizle Truva kralı Priamos’a eş olarak veren Leleg kralı Altes’in de yine
Tuzla Çayı kıyısındaki yüksek Pedasos’da oturduğu anlatılır. İki tanım da yer
olarak bugünkü Assos’u işaret etmektedir. Ayrıca İliada’da Truva
yarımadasındaki hemen tüm yerleşim yerlerinin adı geçerken Assos adından hiç
söz edilmez. Tüm bunlar bize Assos’un, İlk Çağlarda Pedasos olarak anılan yer
olduğunu ve zaman içinde Pedasos adının Assos’a dönüştüğünü düşündürmektedir.
M.Ö. 560 tarihinde Lydiyalılar’ın eline geçtiğinde Assos
artık Edremit Körfezinin kuzeyindeki en güçlü ve önemli kenttir. Kentin
zenginliğinin Atarneus ile Bergama arasında bulunan zengin gümüş ve demir
madenlerinden geldiği söylenir. Yöredeki Lydia egemenliğine M.Ö. 546 yılında
tüm batı Anadolu’yu da hakimiyet altına alan Persler son vermiştir. Bölgeyi
atadıkları “Satrap”larla yöneten eden Perslerin egemenliğine ise, daha sonra
tüm bölge ile birlikte Assos’u da yönetimine katan Makedonya Kralı Büyük
İskender(Alexandros) son vermiştir. Pers egemenliği döneminde M.Ö. 478’de Assos
yıllık 1 Talent(26 kg Gümüş) aidatla İonia-Aiolia bölgesi kentleri olan
Foça(Phokaia), Samos, Sığacık(Teos), Çandarlı(Pitane), Milet(Miletos) ve Midilli(Lesbos)
tarafından oluşturulan kıyı kentleri birliğinin kurucu üyesi olmuştur.
M.Ö. 387 yılında Pers kralı III. Artaxerxes egemenliği
döneminde Marmaralı(Bithynia) bir banker olan Eubolos kendini Atarneus(Dikili)
ve Assos kentlerinin hakimi olarak ilan etti. Eubolos'un ölümünden sonra eski
kölesi Hermeias yönetime geçti. Bazı kaynaklar Hermeias'ın Eubolos'u öldürerek
yönetimi ele geçirdiğini yazar. Hermeias’ın M.Ö. 341 yılında tuzağa düşürülerek
öldürülmesinden kısa bir süre sonra Kocabaş(Granikos) Çayı kenarında M.Ö. 334
yılı yazında yapılan savaşta Persleri ağır bir yenilgiye uğratan Büyük İskender
tüm bölgeyi egemenliği altına aldı. Büyük İskenderin ölümünden sonra
imparatorluğun dağılma döneminde bölge 60 yıl kadar Galyalıların egemenliğinde
kaldı. M.Ö. 241 yılında Assoslular, Bergama kralları II. Eumenes ve Attalos ile
güç birliği yaparak haraç ödemeyi reddettiler ve Galyalılar’ı bölgeden
çıkardılar. Daha sonra Bergama egemenlik alanına giren Assos, M.Ö. 133’te III.
Attalos vasiyetiyle Bergama ile birlikte Roma İmparatorluğu’na katıldı.
Roma çağında eyaletler arasında gruplar oluşturulduğunda
Assos, Edremit(Adramyttion), Mysia ve Truva bölgeleri ile birlikte aynı grupta
yer aldı. Bizans çağında ise gruplar yeniden belirlendiğinde Assos, Edremit,
Altınoluk(Antandros), Küçükkuyu(Gargara) kentleri ile birlikte Asya Eyaletine
bağlanmıştır. Kentin bugünkü adı olan Behram, bu dönemde Assos’a görevli olarak
tayin edilen Bizanslı subay Makhrames’in adının değişmiş şekli olabilir.
Bizans egemenliği döneminde, daha Selçuklular zamanında
bölgeye göçebe Oğuz boyları yerleşmişti. Osmanlılar, Osman bey ve Orhan bey
zamanından itibaren bölgeyi baskı altına tutmuşlar. Sultan I. Murat zamanında,
1330 yılından itibaren bölge kesin olarak Osmanlı topraklarına katılmıştır.
Bugünkü Behramkale
Denize 238 metre yükseklikten bakan tepede bulunan ve
kalıntıları bugün de görülebilen Athena Tapınağı, M.Ö. 540-525 yıllarında,
Assos Pers İmparatorluğu’nun yönetimi altında olduğu dönemde yapılmış. Bugünkü
Behramkale köyü ile iç içe geçen kalıntılar, eski çağlardan itibaren alınan
taşların ve sütunların köy evlerinde ve çevredeki başka yapıların inşaatlarında
kullanılmasıyla büyük oranda yok olmuş. Athena tapınağında ve antik şehirde
1881-3 yıllarında J. Thacher Clarke yönetiminde Amerikan Arkeoloji Heyeti
tarafından yapılan kazılarda ortaya çıkarılan eserler ABD ve Osmanlı devletleri
arasında paylaşılmış. Amerika’ya götürülen eserler bugün Boston müzesinde, daha
önce Fransızlar tarafından ortaya çıkarılan bazı eserler ise Louvre
müzesindedir. Türklere bırakılan antik parçalar İstanbul ve Çanakkale Arkeoloji
Müzelerinde sergilenmektedir. Bugüne tapınaktan yerinde sadece temeller ve bazı
sütunlar kalmıştır. Kazılar sırasında ortaya çıkarıldığı bilinen tapınağın
taban mozaikleri bugün kayıptır.
Tepenin Edremit körfezine bakan yamacında antik şehir
merkezi Agora, Doğu-Batı yönünde uzanan Kuzey ve Güney Stoa, Agora Tapınağı,
Bouleuterion(Şehir Meclisi Binası) ve Gymnasium(Okul) ile bunların biraz
aşağısında 2500 kişilik Antik Tiyatro yer alıyor. Üstün bir taş işçiliği ile
yapılmış şehir surlarının büyük kısmı ve birbirlerinden farklı tarzlarda inşa
edilmiş şehir kapıları bugün hala oldukça sağlam bir durumdadır. Günümüzde
yapıların temel taşlarından başka fazla bir kalıntı görülemeyen yerleşim
alanında 1980-2005 yıllarında Prof. Dr. Ümit Serdaroğlu yönetiminde kazılar ve
restorasyon çalışmaları yapılmış. 2005 yılında ölen Prof. Ümit Serdaroğlu,
vasiyeti üzerine Behramkale köy mezarlığına gömülmüştür. 2006 yılından itibaren
kazılar Çanakkale Üniversitesinden Doç. Dr. Nurettin Arslan’nın yönetiminde
sürdürülmektedir.
Aristoteles’in Assos’da Konukluğu
Assos’un, Aristoteles’in yaşamında önemli bir yeri vardır.
Makadonya Kralı’nın özel doktoru olan babası Nikomahos, Aristoteles daha
çocukken ölünce, ablasının kocası Atarneus’lu Proxenus, küçük Aristo’yu
korumasına alarak bakımını ve eğitimini üstlenmişti. Aristoteles 17 yaşındayken
eğitim için Atina’ya gönderildi ve o devirde en iyi eğitimin verildiği okul
olan Academia’ya girdi. Platon’un özellikle takdir ettiği başarılı bir öğrenci
oldu. Academia’da bulunduğu süre içinde üstün zekası ile öğrencilikten
eğiticiliğe yükselmişti. Platon ona, “okulun beyni” adını takmıştı.
Aristoteles, Assos’da kaldığı süre içinde daha sonra ilk eşi olacak Pythias ile tanıştı. Pythias’ın Hermeias ile akrabalık ilişkisi hakkında rivayet muhtelif; Değişik kaymaklarda Pythias’ın Hermeias’ın cariyesi, kız kardeşi, yeğeni, evlatlığı, evlat edindiği yeğeni olduğu yönünde yorumlar var. Aristoteles’in, Pythias’ı evlenme yaşına gelene kadar beklediği anlaşılıyor. Aristoteles, M.Ö. 340 yılında Pythias ile evlendi ve ondan yine Pythias adını verdiği bir kızı oldu. Hem anne Pythias hem de kızı Aristoteles’den önce ölmüş olmalılar, Aristoteles vasiyetinde eşi Pythias’in kemiklerinin bulunduğu yerden alınarak kendisi ile birlikte gömülmesini istemiş.
Platon M.Ö. 347 yılında ölünce, Aristoteles, M.Ö. 366
yılından beri yaklaşık 20 yıldır mensubu olduğu Academia’da daha fazla kalmak
istemedi. Ayrılma isteğinin kaynağı, okulun başına kendisinin değil de
Platon’un yeğeni Speusippos’un geçmesi veya o günlerde Atina ile Makedonya
arasındaki ilişkilerin gerginleşmesi olabilir. Atinalılar tarafından Makedonya
sarayına yakın olduğu düşünüldüğü için kendini tehdit altında hisseden
Aristoteles, o sıralarda Atarneus-Assos birliğinin yöneticiliğini yapan eski
okul arkadaşı Hermeias’ın davetini kabul etti ve yine okuldan arkadaşı
Chalcedon’lu(Kadıköy) Xenocrates ile birlikte Assos’a geldi. Aristoteles ve
Xenocrates Assos’da üç yıl kaldılar. Bu süre içinde burada kurdukları okulda
dersler verdiler. Aristoteles Assos’da ve buradan gittiği Lesbos adasında deniz
canlıları üzerinde çok detaylı gözlemler yaptı ve bu bilgileri kullanarak daha
sonra yazacağı zooloji ve biyoloji kitaplarının içeriğini oluşturdu, canlıların
sınıflandırılması ile ilgili düşüncelerini geliştirdi.
Aristoteles, Assos’da kaldığı süre içinde daha sonra ilk eşi olacak Pythias ile tanıştı. Pythias’ın Hermeias ile akrabalık ilişkisi hakkında rivayet muhtelif; Değişik kaymaklarda Pythias’ın Hermeias’ın cariyesi, kız kardeşi, yeğeni, evlatlığı, evlat edindiği yeğeni olduğu yönünde yorumlar var. Aristoteles’in, Pythias’ı evlenme yaşına gelene kadar beklediği anlaşılıyor. Aristoteles, M.Ö. 340 yılında Pythias ile evlendi ve ondan yine Pythias adını verdiği bir kızı oldu. Hem anne Pythias hem de kızı Aristoteles’den önce ölmüş olmalılar, Aristoteles vasiyetinde eşi Pythias’in kemiklerinin bulunduğu yerden alınarak kendisi ile birlikte gömülmesini istemiş.
Aristoteles, M.Ö. 342’de dönemin Makedonya kralı II. Philippos’un,
oğlu İskender'in eğitmeni olması davetini kabul ederek Acedemia’dan arkadaşı
olan ve kendisini yerlisi olduğu Lesbos adasında bir yıl ağırlayan arkadaşı
Theophasto ile birlikte Makedonya’nın başkenti olan Pella’ya gitti.
Atarneus’lu Hermeias
Hermeias’ın, Atarneus tiranı banker Eubolos'un kölesi
olduğunu, gençlik yıllarında Acedemia’da felsefe eğitimi aldığını, daha sonra
özgürlüğünü kazandığını ve M.Ö. 351’de eski efendisinin yerine şehrinin
yöneticiliğini üstlendiğini biliyoruz. Bazı kaynaklarda Hermeias’ın ruhun
ölümsüzlüğü üzerine şimdi kayıp olan bir kitabının olduğu belirtiliyor. Antik
Çağın felsefe magazini yazarı Diogenes Laertios, Hermieas’ın Aristoteles’in
sevgilisi olduğu dedikodusunun yapıldığını söylüyor. Yine birçok kaynakta Hermieas’ın
hadım olduğundan söz ediliyor.
Hermeias’ın yöneticiliği döneminde Atarneus’un komşu
şehri Assos ile bir yönetim birliği kuruldu. Bu dönemde Atarneus ve Assos
şehirleri M.Ö. 342’de, bölgenin hakimi olan Perslere karşı ayaklanmaya katıldı.
Bunun üzerine Pers hükümdarı III. Artaxerxes işbirlikçisi Rodos’lu Memnon’u
isyankar kıyı şehirlerini yeniden denetim altına almakla görevlendirdi. Memnon,
ateşkes görüşmesi yapmak bahanesiyle davet ettiği Hermias’ı tuzağa düşürerek
esir aldı ve onu zincirleyerek Pers kralına, Susa’ya gönderdi. Burada
Hermeias’a, muhtemelen Makedonya Kralı II. Phillip’in doğuyu istila planları
hakkında bilgi alabilmek amacıyla, ağır işkenceler yapıldı ve Hermeias sonunda
çarmıha gerilerek öldürüldü. Hermeias, M.Ö. 341’de işkence altında ölürken
“Arkadaşlara söyleyin, felsefe adına utanç verici veya küçültücü hiçbir
davranışta bulunmadım” dedi. Aristoteles, sevgili dostu Hermeias’ın ölümü
üzerine Yunanistan’da Delphi tapınağına onun bir büstünü dikti ve anısına onu
öven bir ilahi yazdı.
Assos’lu Cleanthes
Assos’lu
Phanias oğlu Cleanthes M.Ö. 331-230 yıllarında yaşadı. Hayatı hakkındaki
bilginin hemen hepsini Diogenes Laertios’dan öğreniyoruz. Cleantes eski bir
boksördü, muhtemelen Assos’da daha önce bir okul açan Aristoteles’in yarattığı
havadan esinlenerek cebinde dört Drahme ile felsefe öğrenimi yapmak amacıyla
M.Ö. 281 yılında Atina’ya geldi. O sırada Atina’da eğitim veren diğer okulları
da inceledikten sonra Stoalı Zeno’nun öğrencisi olmaya karar verdi. Geçimini
sağlamak ve derslerin bedelini ödemek için geceleri amelelik ve su taşıma
işlerinde çalışırdı. Zeno’nun M.Ö. 262 yılında ölümünden sonra Cleanthes,
hocasının arzusuna uygun olarak Stoa okulunun başına geçti ve ölümüne kadar 32
yıl bu görevi sürdürdü. Diogenes Laertios, Cleanthes’in çeşitli felsefe
konularında yazdığı 50’den fazla kitabının isimlerini veriyor ancak bu
kitapların hiçbiri ne yazık ki günümüze ulaşmamış. Cleanthes, çok yaratıcı bir
filozof sayılmamasına rağmen hocasının doktrinini sadakatle korudu ve
öğrencilerine aktardı. Öğrencilerinden Chrysippus, sadece Stoa düşüncesinin
değil antik çağın en özgün ve önemli filozoflarından biri oldu. Cleanthes’den
günümüze bazı fragmanlar dışında sadece Zeus’a İlahi, “Hymn to Zeus” adındaki
şiiri kalmıştır.
Kaynaklar
• Serdaroğlu, Prof. Dr. Ümit, “Behramkale Assos”, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul 2005
• Clarke, J. Th., “Report on the Investigations at Assos (1881)”, Boston 1882
• Homeros, “İlyada”, Can Yayınları, İstanbul 2007, Çev. Azra Erhat, A. Kadir.
• Leartios, Diogenes, “Ünlü Filozofların Yaşamları ve Öğretileri”, Çev. Candan Şentuna, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 2007.
• Arslan, Nurettin - Böhlendorf-Arslan, Beate, "Assos Living in the Rocks", Homer Kitabevi, İstanbul May 2010.
• Leartios, Diogenes, “Ünlü Filozofların Yaşamları ve Öğretileri”, Çev. Candan Şentuna, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 2007.
• Arslan, Nurettin - Böhlendorf-Arslan, Beate, "Assos Living in the Rocks", Homer Kitabevi, İstanbul May 2010.
Assos Athena Tapınağı Kalıntıları |
Assos Athena Tapınağı Maketi |
Assos Antik Tiyatro (Restore edilmiş) |
![]() |
Aterneus Antik Kenti |
3 yorum:
cok sey ogrendim
Assos tiyatrosu bir amfitiyatro değildir, amfitiyatrolar daire veya elips şeklinde olur. Onun dışında kaynak göstermeniz ve yaptığınız derleme güzel olmuş.
Uyarınız için teşekkürler, en kısa zamanda düzelteceğim.
Yorum Gönder